İnsanların göz sistemi gündüzleri daha iyi görür. Karanlıkta görme konusunda çok iyi değiliz. Hayvanlar ve özellikle karanlıkta yaşayan canlılar ise daha fazla ışık almak için büyük göz bebeklerine sahiptir. İnsanların gözlerinde milyonlarca optik sinir bulunur. Retinada yer alan bu optik sinirler, hayvanlarda çok daha fazla sayıdadır. Vaktinin çoğunu avlanarak geçiren kediler, geceleri kaliteli görüşe sahip olan canlılar arasındadır. Ayrıca, çoğu havyanın göz sisteminde tapetum bulunur. Bu, ışığı göz dışına yansıtan doğal bir aynadır diyebiliriz. Görevi, gelen ışığı retinadan iki kez yansıtmaktır. Böylece bir hayvanın bir şeyleri görme şansı iki katına çıkar. Bu yüzden kediler karanlıkta görme konusunda oldukça iyidir. Bu, insanlar açısından geçerli değil. Göz bebeklerimiz loş ışıkta daha geniş açılır, ancak geceleri net olarak görmemize yardımcı olacak kadar değil. Peki, geceleri görmek için ne yapabiliriz? İşte, gece görüş sistemleri bu problemi ortadan kaldırmak için tasarlanmıştır!
Gece Görüş Sistemleri Nelerdir ve Nerelerde Kullanılır?
Dürbün, gözlük ve kamera gibi optik sistemleri içeren gece görüş ekipmanları, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana biliniyor. İlk defa Amerikalılar tarafından kullanılan bu sistem, teknolojiyle birlikte daha da geliştirildi. Ekipmanlar önceleri ağır ve kaba olmasına rağmen, günümüzde çok daha hafif ve ergonomik cihazlar olarak üretiliyor. Bununla birlikte, kızılötesi algılamanın gece görüş sistemlerine dahil edilmesi, görüş kalitesini beklenen düzeye taşımış durumda.
Gece görüş sistemleri, genellikle askeri, yaban hayatı gözlemi, havacılık, gözetim, emniyet, kamp ve navigasyon gibi alanlarda sıklıkla kullanılıyor.
Gece Görüş Sistemlerinin Çalışma Prensibi
Bir gece görüş gözlüğü, birkaç basit adımda karanlık sahneleri daha iyi görmenizi sağlar. Böyle bir aracın teoride nasıl çalıştığından söz edelim.
- Dim ışık cihazın ön lensine girer. Işık, tüm renklerin parçacıklarından oluşur.
- Fotonlar, yani ışık parçacıkları gece görüş gözlüğünün içine girdiği zaman foto katot ismi verilen ve ışığa duyarlı olan bir yüzeye çarpar. Bu, çok hassas bir güneş paneli gibidir. Görevi ise fotonları elektronlara dönüştürmektir.
- Elektronlar, bir tür fotoelektrik hücre olan bir fotoçoğaltıcı tarafından büyütülür. Fotoçoğaltıcıya giren her elektron, çok daha fazla elektronun ondan ayrılmasına neden olur.
- Fotoçoğaltıcıdan çıkan elektronlar, fosfor ekranına çarpar. Bu işlem, elektronların küçük ışık parlamalarına dönüşmesini sağlar.
- Gözlüklere, orijinal olarak yansıyandan daha fazla foton girdiği için, ekranda da daha parlak bir versiyon oluşur.
Gece Görüş Sistemleri ile Neden Her Şey Yeşil Görünür?
Gece görüş gözlüklerinin önündeki merceğe çarpan fotonlar, tüm renklerin ışığını taşır. Fakat elektronlara dönüştürüldüklerinde, gelen renkli ışık siyah beyaz olur. Öyleyse, neden gece görüş sistemleri siyah-beyaz bir görüntü sunmaz? Gözlerimiz yeşil ışığa daha duyarlı olduğu için, bu tarz cihazların ekranlarındaki fosforlar da bilinçli olarak yeşil sahneler yaratmak için özel olarak seçilmiştir. Ayrıca, yeşil ekrana uzun süre bakmak, siyah-beyaza bakmaktan daha kolaydır. Bu nedenle piyasaya sürülen ilk bilgisayarların çoğunun ekranı yeşil renkteydi. Gece görüş sistemleri bu yüzden karakteristik yeşil bir parıltı sunar.
Karanlıkta Başka Nasıl Görebiliriz?
Pilotlar ve kaptanlar için çok az ışık olduğunda veya hiç ışık olmadığında bile yolları bulmak kolaydır. Çünkü onlar gece görüş sistemleri dışında farklı araçlardan da faydalanabilirler. Radar ile radyo dalgaları sayesinde, sonar ile sesli navigasyon yardımıyla, GPS ile uydu navigasyonunu kullanarak ya da pusula, lidar gibi araç ve sensörlerle yollarına devam edebilirler. Bununla birlikte, kendi kendine giden araçlar, gündüz veya geceleri yolda olmak için benzer bir teknoloji karışımını kullanır. Tüm bunlar bir görme eylemi olarak tanımlanamaz. İnsan gözü ve beyninin yaptıklarını, bu tarz araçlar sunamazlar. 3B nesne tanıma, mesafeleri anlama ve renk algısı dahil olmak üzere diğer hiçbir konuda makinelerin performansı insan gözü kadar başarılı değildir.